İş ortamında ara sıra kısa molalar vermek, iş arkadaşlarınızla kısa sohbetler etmek dağılan konsantrasyonu tekrar toplamak için faydalı olur. Ama bu sohbetler bazen öyle uzar ki bitmek bilmez. İş hayatında disiplinli insanlarla karşılaşacağınız gibi konuşmayı çok seven, nefes bile almadan kelimeleri birbiri ardına yuvarlayan insanlarla karşılaşmak da mümkün. Karşınızdaki kişi mantıklı bir insansa, sohbeti kısa kesecektir. Ama bahsettiğimiz gibi konuşma bağımlısıysa işiniz çok zor. Konuşurlar da konuşurlar, tıpkı sarmaşıklarla ormanda zıplayan tarzan gibi bir konudan öbürüne atlarlar. Hatta kendi mahrem konularını konuşmaktan bile çekinmezler zaman zaman. Bu sohbetler uzadıkça daha da sinir bozucu olur, sizi esir alırlar. Bir de bakarsınız aynı konuları defalarca dinlemişsiniz.
Bu tür insanların en kötü özelliği konuşma bağımlısı olduklarını bilmemeleridir. Muhtemelen ayıp olmasın diye kimse de uyarmamıştır. Konuşarak başkalarının zamanını çaldıkları gibi, kendi zamanlarını ve enerjilerini de olmuş bitmiş olayları kurcalayarak öldürdüklerinin farkında değillerdir.
Böyle bir insanla karşı karşıya iseniz izleyebileceğiniz birkaç farklı yol var. Hangisini seçeceğiniz sizin tarzınıza bağlı.
Frene basın: Açık olun. Açıkça konuşulan konunun sizi çok ilgilendirmediğini, yapmanız gereken acil işler olduğunu, iş ortamında uzun saatleri sohbet ederek geçirmenin yöneticiler tarafından hoş karşılanmayacağını nazik bir şekilde dile getirin.
Direksiyonu kırın: Karşınızdaki kendisi hakkında birşeyler anlatırken aniden araya girerek kendiniz hakkında benzer bir konudan bahsedin ve konuyu kısa keserek “ee işte böyle ne yaparsın biz işimize bakalım”, “ olacak o kadar artık” “ neyse geçmişte kaldı” gibi sözlerle konuyu kapatın ve hemen arkasından “bugün de yetiştirmem gereken işler var, şunları bir bitireyim” deyip masanıza yönelin.
Sinyal verin: Eğer bu sohbet sizin masanızda gerçekleşiyorsa kaçacak yeriniz de yok demektir. Bu en zor olanıdır. Bu durumda elinizde tek bir seçenek kalıyor. Sinyal verin. Konuluşmanın sizi hiç de ilgilendirmediğinin sinyallerini tepkisiz kalarak verin. Diyelim ki ortak bir dosya üzerinde çalışmanız gerekiyor ve zaman hırsızı sandalyesini yanınıza çekti. Çocuklarının okulda yaptıklarını anlatıyor. Aniden araya girin ve bu projeyi ne zaman teslim edilmesi gerektiğini gibi işle ilgili bir soru sorun. Karşınızdaki muhtemelen ilk seferde anlamayacaktır. Fakat farklı sorularla birkaç kez tekrarladığınızda anlattıkalarının dinlenmediğini anlayacak ve tepki olarak susacaktır. Bu da başardığınız anlamına gelir.
Otostopçuları almayın:
Tıpkı yol kenarında araç bekleyen otostopçular gibi, kendi özel konualarını konuşmak için birinin durmasını bekleyen zaman hırsızları vardır. Bu kişilerin özel hayatıyla ilgili bir soru sormayagörün, bir kere ilgilendiğinizi düşündüklerinde o konuyla ilgili ne zaman bir gelişme olsa koşa koşa sizi bulurlar. Kendi açtığınız konuyu ilgilenmiyormuş gibi kapatmak sizi tutarsız göstereceği için bunu yapmak da istemeyeceksinizdir muhtemelen. En iyisi ototstopçuyu hiç almamak olacaktır, bir kere aldığınızda ne zaman ineceklerini asla bilemezsiniz
Karşınızdaki kişinin karakterine veya sizin iletişim stilinize göre en doğru yöntemi seçerek zamanınız başkalarına kullandırmaktansa kendiniz kullanmaya başlayın. O sizin hakkınız, başkasının sizi hiç de ilgilendirmeyen maceralarını dinlerken çaresizce susmasını bekleyerek heba ettiğiniz zamanları işinize ve kişisel gelişiminize ayırırsanız geleceğiniz için çok değerli bir yatırım yapmış olursunuz.
Bu tepkileriniz karşısında alınıp kırılanlar olacaktır. Sakın alttan almayın, anlamazlıktan gelin. Kimsenin gereksiz sohbetlerine katılmadığınız için sizi suçlamaya hakkı yok.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder