5 Ocak 2011 Çarşamba

Ne kadar profesyonelsiniz?

Profesyonellik birçoğumuzun düşündüğü gibi sadece teknik bilgi ve yeterlilikle sağlanabilecek bir vasıf değildir. Profesyonellik vasfının altını dolduran birçok etken vardır. Duruş, giyinme tarzının işe uygunluğu, iletişim, yüz ifadesi, vücut dilini kullanma.....
Farkında olmadan yaptığınız çok ufak hareketler sizi profesyonellikten uzak gösterebilir. Buna karşın, yerinde ve zamanında yapılan çok küçük akıllı hamleler sizi yöneticinizin gözünde yüceltebilir.
Peki siz ne kadar profesyonelsiniz? Aşağıdaki testi cevaplayarak kendi profesyonelliğiniz hakkında genel bir fikir sahibi olabilirsiniz.
 
1.       Bir toplantıdasınız, sizin karar veremediğiniz bir konuda karar belirtmeniz isteniyor. Yöneticinize sormaya karar verdiniz, fakat zaman kazanmanız gerekiyor. Ne cevap verirsiniz?
a.       Bu konuda benim cevap verme yetkim yok, yöneticimin onayını almalıyım.
b.      Bu konuda kesin bir karar vermeden önce olası riskleri göz önünde bulundurarak tekrar bir değerlendirme yapmak istiyorum.
c.       Ben detayları bilmiyorum. Yöneticimle görüşseniz daha iyi olur.
2.       İş yerinizdeki diğer çalışanlara nasıl hitabedersiniz
a.       Yöneticilerim de dahil olmak üzere benden yaşça büyük olanlara “abi /abla” derim, küçük olanlara ismiyle hitabederim
b.      Yöneticilerime “bey / hanım” diye hitabederim, iş arkadaşlarıma yaşları ne olursa olsun samimiyet derecesine göre “bey / hanım” diye, ya da isimleriyle hitabederim.
c.       Yöneticilerime “bey/hanım” diye hitabederim, iş arkadaşlarıma ise; benden yaşça büyük olanlara “abi /abla” derim, küçük olanlara ismiyle hitabederim
3.       Birisinin elini sıkarken elinizin duruşu nasıl olur?
a.       Elimi avuç içi hafif yukarı bakacak şekilde uzatırım
b.      Elimi avuç içi hafif aşağı bakacak şekilde uzatırım
c.       Elimi tam dik uzatırım.
4.       Bir toplantı yönetiyorsunuz ve katılımcılardan biri sürekli olarak konuyu farklı taraflara çekerek gerginlik yaratıyor. Toplantı süresi bitene kadar karar almanız lazım fakat karşınızdaki kişinin tavırları yüzünden konuyu toparlayamıyorsunuz. Nasıl müdahale edersiniz?
a.       Sıkıntısını anladığımı ve konuyla ilgili en kısa zamanda özel bir toplantı organize edeceğimi söyleyerek yatıştırım. Ama toplantının da karara bağlanması için toplantı konusu hakkında katkılarını beklediğimi  iletirim.
b.      Katılımcıların tepki vermesini  beklerim, toplantıyı ben yönettiğim için benim uyarmam doğru olmaz.
c.       Bütün katılımcılara hitaben, toplantı saati ve konularına sadık kalınması için uyarıda bulunurum.
5.       Acil bir işiniz çıktı ve izin almanız lazım. Yöneticinize konuyu nasıl açıklarsınız.
a.       Ne için izin almak istediğimi tüm detaylarıyla anlatırım. Özel bir konu olsa bile yöneticimle paylaşmam gerekir.
b.      Acil bir işim çıktığını, işimin kaç saat süreceğini ve gün içinde dönüp dönemeyeceğimi  söyleyerek, kendisinden izin isterim.
c.       Acil bir işim olduğunu, eğer önemli bir toplantı vara acil işimi iptal edebileceğimi söyleyerek izin isterim.
6.       Bir toplantıya firma dışından daha önce tanımadığınız misafirleriniz geldi. Toplantıda size kendilerini tanıtarak kartvizitlerini verdiler.
a.       Hepsinin kartvizitlerini alır, cebime koyarım. Kendimi tanıtırım.
b.      Kartvizitlerini masanın üzerine üst üste bırakırım, ve kendi kart vizitimi veririm.
c.       Kartvizitlerini okur, masanın üzerine yan yana koyarım ve kendi kartvizitimi veririm.
7.       İş ortamında genellikle nasıl bir yüz ifadeniz vardır?
a.       Genellikle ciddi dururum, fakat günlük konuşmalar sırasında yüzümde hafif bir gülümseme olur.
b.      Ciddi dururum, nadiren gülümserim, insanların benimle laubali olmasını asla istemem.
c.       Genellikle güleryüzlüyümdür.  İnsanlar beni çok nadir gergin görürler.
8.       İş ile ilgili yazışmalarınızı nasıl sonlandırırsınız?
a.       Çok resmi bir yazışma ise: “Saygılarımla” değilse “Selamlar” diye bitiririm
b.      Bütün yazışmalarımı “İyi çalışmalar” diye bitiririm.
c.       Özel birşey yazmaya gerek yok, İsmimi yazarark bitiririm.
9.       Acil halledilmesi gereken bir iş var ve birisi ile görüşmeniz gerekiyor.
a.       Konuyu telefon ile bildiririm.
b.      Konuyu resmiyet taşıması için e-mail ile bildiririm.
c.       Konuyu e-mail ile bildiririm ve ardından telefon ile arayarak e-mailimi henüz görmemiş olma ihtimaline karşı sözlü olarak da iletirim.
10.   Tamamlamanız gereken bir görev istenilen şekilde sonuçlanmadı. Bu sonuçta sizin dışınızda etkenler var.  Yöneticinize nasıl açıklarsınız.
a.       Görevi tam olarak tamamlayamadık, çünkü diğer bölümlerden gerekli desteği göremedik . Elde ettiğimiz sonuçları bu haliyle raporladım. Yönetimsel olarak desteğe ihtiyacımız var.
b.      Görevle ilgili hep ben çalıştım, kimse üstüne düşen görevi yapmadı. Elde edilen başarı da bana aittir. Diğerleri için elimdeki alternatifleri sundum fakat ilgi göstermediler. Bence yöneticileriyle konuşmak gerekir.
c.       Bizim bölümümüzün yetkisi dahilindeki konuları tamamladık. Diğer birimlerin çalışmaları henüz sonuçlanmadı, kaynak konusunda sıkıntı yaşıyorlar, yönetimsel olarak yönlendirilmeye ihtiyaçları olduğu için sizin fikrinizi almak istedim. Benim düşündüğüm alternatifler raporumdaki gibidir.
Cevaplar
1.       A:1         B:0         C:2
2.       A:0         B:2         C:1
3.       A:0         B:1         C:2
4.       A:2         B:0         C:1
5.       A:0         B:2         C:1
6.       A:0         B:1         C:2
7.       A:2         B:0         C:1
8.       A:2         B:1         C:0
9.       A:1         B:0         C:2
10.   A:1         B:0         C:2
Değerlendirme:
0-7 : Profesyonel duruştan uzaktasınız. Gün içinde yapmış olduğunuz hareketler ve davranışlar, etrafınızdakilerin sizi amatör olarak değerlendirmesine sebep oluyor. Kendinize herkes tarafından taktir edilen bir model seçin, bu modelin davranışlarını gözlemleyin ve siz aynı durumlarda nasıl davranıyorsunuz, bir karşılaştırma yapın. Hatanın nereden kaynaklandığını açıkça göreceksiniz.
8-15: Tam bir amatör sayılmazsınız ama yine de geliştirmeniz gereken davranışlarınız var. Etrafınızdaki başarılı insanları gözlemleyerek kendinize örnekler çıkarabilirsiniz.
15-20: Bir Profesyonelsiniz.

Kırmızıyı Nasıl Bilirdiniz?

-Kırmızıyı nasıl bilirdiniz?
-İyi bilirdik!
-Başka nasıl bilirdiniz?
-Ateş bilirdik, kan bilirdik.
-Başka?
-Domates bilirdik, kiraz bilirdik.
-Peki şimdi nasıl bilirsiniz?
-Vodafone biliriz, Akbank biliriz.
Son zamanlarda bir kırmızı sevdasıdı gidiyor. Önce Vodafone reklamlarında bir “Kırmızı” karakteri çıktı karşımıza. Verilen mesaj “kırmızıyı görünce kaç!” Sonra Akbank da payını aldı kırmızıdan. Onların mesajı ise “kırmızıya koş.” Haliyle kafalar karışıyor, kaçalım mı, koşalım mı?
Şöyle bir etrafa baktım sonra, o kadar kullanılmış ki kırmızı rengi, kaçsak da koşsak da birşey değişmeyecek, yer gök kırmızı olmuş bile çoktan….
Kimler kimler kullanmamış ki kırmızı fonu markalarının arkasında, işte size birkaç kırmızı örneği:
Neden Kırmızı?
Çünkü kırmızı anında dikkat çeken en belirgin renktir. Çünkü kırmızı gücü temsil eder, hırsı, cesareti, heyecanı temsil eder. Kan akışını hızlandırır, canlılık verir, iştah kabartır kırmızı. E daha ne olsun...
Örnekleri  artırmak mümkün. Daha birçok firma kırmızıdaki kerameti görmüş ve ticari kaygıyla kullanıvermiş. Peki şöyle etrafımıza bir bakalım, bir gözden geçirelim gördüğümüz kırmızıları. En çok hangisine yakışmış. Kırmızı en çok hangisinde göstermiş asaletini, en çok hangisine katmış kendini. Cevabı bulmak için çok düşünmeye gerek yok. 621 yıldır rakipsiz bir güzelikte saklıdır kırmızının asaleti.

Kraliçe Olak Zor Zanaat


Kraliçe olmak zor zanaat, hele Svaziland kraliçesi olmak daha da zor.
Son zamanlarda okuduğum en trajikomik haber.13 eşi olan Svaziland Kralının 12. eşi Ülkenin Adalet Bakanı ile bir otelde yakalanmış. Kraliçenin bu kaçamak için onca bakan arasından adalet bakanını seçmiş olması durumu daha da trajikomik hale getiriyor.
Bence cesaretlerinden dolayı Kraliçeyi ve Bakanı tebrik etmek lazım. Ardından ekonomik krizlerin dünyayı kasıp kavurduğu bu dönemde 13 kadınla evlenecek kadar gönlü zengin olan kralı da boş geçmemeli. Ne demişler az veren candan çok veren maldan...

Gerçeklere dönelim şimdi. Svaziland nasıl bir ülke, ne yer ne içer Svazilandlılar.
1968 de Birleşik Krallıktan bağımsızlığını ilan etmiş olan bu  küçük Güney Afrika ülkesi, madem bir krallık olacak, bari kendi kıralımız olsun diyerek Svaziland Kralığını kurmuş.
Yüzölçümü 17.363 km², nüfusu 1.173.900. Yani anlayabileceğimiz şekilde yazarsak, Yüzölçümü İstanbul’un 3 katı, nüfusu ise, İstanbul nüfusunun 1/8’i kadar. Afrikanın dağlık kesimlerinde kurulmuş olan ülkenin ekonomisi Güney Afrika Cumhuriyeti’ne bağlı. Ortalama insan ömrü 32 yıl. Nüfusun %40’ına HIV bulaştığı tahmin ediliyor. Halkın açlık ve fakirlikle boğuştuğu bu ülke şimdiye kadar kimsenin dikkatini çekmezken, Kraliçe ile Bakan arasında geçen bu kaçamak dünya basınını meşgul edecek kadar çok çekti insanların dikkatini.

Peki sonra?

Ülke Mutlak Monarşiyle yönetiliyor. Kral 3.Mswati gücün tek hakimi. Hal böyle olunca acıdım aşıklara doğrusu, ama verilen cezayı okuyunca şaşırdım. Kral bu ihanet karşısında bakanı görevinden almış, Kraliçeyi de ömür boyu Anakraliçe’nin gözetimine vermiş. Burda bakan paçayı kurtarmış gibi görünüyor, kraliçenin akıbeti net değil. Ama yine de daha kötüsü olmadığı için sevindim. Kral vicdanlı çıkmış.


 

Bu ceza beni tarihin derinliklerine, 800 yıl geriye götürdü. Yer Orta Asya, aktörler farklı fakat senaryo aynı. Tarihin gelmiş geçmiş en zalim, gözü pek, acımasız hükümdarı geldi aklıma; Timuçin. Namı diğer Cengiz Han. Cengiz Han cariyelerinden birini bir askerle çadırında yakalar, ceza olarak ne mi yapar? Gitmelerine izin verir.


Çocukluğunda, avladığı balığı çaldığı için, kendi kardeşini öldüren bu adamın, eşinin yapmış olduğu sadakatsizlik karşısında bu kadar affedici olması aklıma başka sorular getirdi. Bizim kültürümüzde bu tip konular en sakin adama bile cinnet geçirtirken,tarihin gelmiş geçmiş en zalim adamlarından Timuçin’i insafa getiren neydi? Bu soruya verilecek iki cevap var. Ya biz namus konusunda çok fevri davranıyoruz, ya da hem Timuçin’in hem de Svaziland Kralı Mswati’nin aklından zoru var. Sizce hangisi…..