15 Şubat 2012 Çarşamba

Ayna Ayna Söyle Bana

İnsan vücudunda en özel organlardan biri kuşkusuz gözlerdir. Dış dünyaya açılan kapılarımızdır gözlerimiz. Bize etrafımızda olup bitenleri görme olanağı veren gözlerimizle bulunduğumuz ortamda göremeyeceğimiz tek şey ise kendi yüzümüzdür. Bırakın sürekli iletişim halinde olduğumuz insanları, alışveriş yaptığımız marketteki kasiyerin yüzünü bile kendi yüzümüzden daha uzun süre görürüz. Dış görünüşümüzle ilgili kaygılarımızın hat safhda olduğu ergenlik çağını saymazsak, kendi yüzümüzü gördüğümüz sürenin  lavaboda geçirdiğimiz süreden daha uzun olmadığını söyleyebiliriz. Eşimizi, iş arkadaşlarımızı, sokaktaki tanımadığımız insanları görmek için cömertçe kullandığımız görme yeteneğimizi  kendi yüzümüzü görmek için bu kadar sınırlı kullanıyor olmamız, belkide birçok insanın hiç dikkatini çekmemiştir.
İş hayatında dış görünüm, beden dili ve mimikler, konuşmak için her zaman kelimelerden daha aceleci davranır. Karşımızdaki olumlu bir konudan bahsederken, çökmüş omuzlar, özgüvensizce düşmüş gözler ve asık bir surat, algının tam tersi olmasına sebep olur. Profesyonel iş hayatının yolu iletişimden ve kendini iyi ifade etmekten geçer. Verdiğimiz çerçeve bir hezimeti işaret ediyorken, kusursuz bir anlatım kabiliyeti bile aradan sıyrılmakta zorluk çekecektir.
Önemli sunumlarda ne sunduğunuzun yanısıra, nasıl göründüğünüz de sizi endişelendirmelidir. Hazırlamış olduğunuz sunumun içeriğini defalarca kontrol etseniz bile,sizin sunum esnasındaki görünüşünüzün de gözden geçirileceği tam teşkilatlı bir bir prova kadar hiç birşey faydalı olamaz. Bunu yapmanın en kolay yolu bir ayna karşısına geçmektir. Duruşunuz ve yüzünüzdeki ifadenin karşınızdakine ne ifade ettiğini anlamanın tek yolu budur. Aynanın karşısına geçip kendi kendinizle konuşun. Vücudunuzun sizden habersiz, iç dünyanızı sinsice fısıldadığınız görmek sizi şaşırtacaktır. Gün içinde mutlu olduğunuz, endişelendiğiniz, gerildiğiniz ya da üzgün hissettiğiniz zamanlarda aynaya bakın. Özellikle duygu yoğunluğu yaşadığınız bu anlarda, belli etmemeye çalıştığınız duygularınızın aynanın yansıtıcı yüzeyinde cirit atıyor olduğunu farkedeceksiniz.
Ayna egzersizleri ile edinmeye çalışacağınız beceri duygularınızı saklamak olmayacaktır elbette. Bu egzersizlerin size kazandıracağı, karşınızdakine nasıl bir fotoğraf verdiğinizi biliyor olmaktır. Yüzünüze daha sık bakmadığınız sürece, yüzünüzün beyninizdeki görüntüsü lavaboda ellerinizi yıkarkenki ruh halinizin yansıması ile sınırlı kalacaktır. Nasıl göründüğünüzü bilmek en az karşınızdaki kadar sizin de hakkınız. Kendinizi daha sık izleyerek duruş ve yüz ifadesinde birkaç rutuş yapmak size kalmış.
Karşınızdakine farkında olmadığınız görüntünüzü değil, onlara vermek istediğiniz görüntünüzü verin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder